10 Ocak 2008 Perşembe

Şirk ile ilgili Ayetler

  • Birbirinden ayrı Rabler mi daha hayırlıdır, yoksa Kahhar olan bir tek Allah mı?" (Yusuf Suresi, 39)

  • Biz insana, anne ve babasına (karşı) güzelliği (ilke edinmesini) tavsiye ettik. Eğer onlar, hakkında bilgin olmayan şeyle bana ortak koşman için sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda, onlara itaat etme. Dönüşünüz banadır. Artık yaptıklarınızı size haber vereceğim. (Ankebut Suresi, 8)

  • Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın? Yoksa sen, onların çoğunu (söz) işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır, onlar yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı) dırlar. (Furkan Suresi, 43-44)

  • Allah'ı bırakıp kendilerine zarar vermeyecek ve yararları dokunmayacak şeylere kulluk ederler ve: "Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir" derler. De ki: "Siz, Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi haber veriyorsunuz? O, sizin şirk koştuklarınızdan uzak ve yücedir." (Yunus Suresi, 18)

  • İnsanlar içinde, Allah'tan başkasını 'eş ve ortak' tutanlar vardır ki, onlar (bunları), Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah'a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah'ın olduğunu ve Allah'ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi. (Bakara Suresi, 165)

  • (İbrahim) Dedi ki: "Siz gerçekten, Allah'ı bırakıp dünya hayatında aranızda bir sevgi-bağı olarak putları (ilahlar) edindiniz. Sonra kıyamet günü, kiminiz kiminizi inkar edip-tanımayacak ve kiminiz kiminize lanet edeceksiniz. Sizin barınma yeriniz ateştir ve hiçbir yardımcınız yoktur." (Ankebut Suresi, 25)

Şirkin En Tehlikeli Çeşidi: Gizli Şirk

Şirk, kelime manası olarak "ortaklık" demektir. Şirk terimi, Türkçe Kuran meallerinde, yer yer Allah'a "eş koşmak", "ortak koşmak" olarak da tercüme edilmiştir.
Gizli şirk her mümin için üzerinde düşünülmesi en aciliyetli, en hayati konuların başında gelmektedir. Belki bir insan, bu bölüme dek anlatılanların hiçbirini yapmıyor, hiçbir örneğin k
apsamına girmiyor olabilir, fakat bu yine de kimseyi yanıltmamalıdır. Eğer kişi gerçekten halis bir imana ulaşmak istiyorsa, mutlaka ve mutlaka bu konu üzerinde düşünmeli, müstağniyetten kaçınmalıdır. Zira Allah pek çok ayetinde Kendisine katıksızca iman edilmesini ya da başka bir deyişle şirk koşmadan yönelinmesini emretmektedir:
'Gönülden katıksız bağlılar' olarak, O'na yönelin ve O'ndan korkup-sakının, dosdoğru namazı kılın ve müşriklerden olmayın. (Rum Suresi, 31)
… De ki: "Şüphesiz Allah, dilediğini şaşırtıp-saptırır, Kendisine katıksızca yöneleni de dosdoğru yola yöneltip-iletir." (Rad Suresi, 27)

Ayetlerde açıkça görüldüğü gibi, Allah insanlar için katıksız bir imanı şart koşmuş ve onlara müşriklerden olmamayı emretmiştir. Aynı zamanda yalnızca Kendisine yöneleni de dosdoğru yola yöneltip ileteceğini bildirmiştir. Demek ki doğru yolu bulabilmek için şirk koşulmaması ilk şarttır.Bunun içinse yapılması gereken en önemli şey Allah'ın "Ve yalnızca Rabbine rağbet et" (İnşirah Suresi, 8) emri gereği hareket etmektir. Ancak bu kavramın iyi düşünülmesi ve kavranılması gerekir.

Yalnızca Allah'a rağbet etmek ne demektir?

Bu, insanın tek dost ve yardımcı olarak Allah'ı görmesi, yalnızca O'nun rızasını hedeflemesi ve sadece Allah'ın hoşnutluğunu esas amaç edinmesi demektir. Böyle bir insan için Allah'ın kendisini beğenmesi, kendisinden hoşnut olması nihai amaçtır. Bu nedenle de böyle bir kişi tüm hayatını Allah'ın belirlediği kıstaslara göre düzenler, O'nun emir ve yasaklarına göre hareket eder. Diğer insanların rızası, hoşnutluğu hep ikinci plandadır. Yalnızca Allah kendisinden razı olsun, gerekirse bütün dünya kendisine cephe alsın, bu kişi için fark etmez. Önemli olan asıl dost olan Allah'ın kendisinden hoşnut olmasıdır. Böyle bir insan kimin ne düşündüğünün, kimin ne söylediğinin, diğer insanların kendisini nasıl değerlendirdiklerinin kaygısını duymaz. Yalnızca Allah'ın razı olması ve yalnızca Allah'ın sevmesi onun için yeterlidir. Böylece sadece Rabbimize rağbet etmiş olur.
Belki bunu okuyan iman sahibi her insan bu özelliklere sahip olduğunu düşünebilir. Oysa insanın bundan kesin olarak emin olmak yerine, bu konu üzerinde derinlemesine düşünmesi ve kendisini bu konuda sürekli daha mükemmel hale getirmeye çalışması gerekir.

Şirkten tamamen arınmak,kolaydır

İnsanın tek yapması gereken samimi olmak, kendisini yaratmış olan Allah'ın gücünü takdir edebilmektir. İnsan, buraya kadar anlattığımız konuları uygularken çok girift bir şeyi başarıyor, kahramanlık yapıyor gibi bir ruh haline girerse bu da çok yanlış olur. Bu bölümde anlatılanları zor görerek, bundan dolayı "din kıldan ince kılıçtan keskindir" tarzında yorumlar getirmek ve dini içinden çıkılmaz gibi göstermeye çalışmak, anlatılan konuların zor olduğu şeklinde bir hava vermek çok büyük bir samimiyetsizliktir. Zira salih bir müminden istenen çok kolay bir şeydir; her an yalnızca Allah'a rağbet etmek ve Allah'a katıksızca iman etmek…
Müslüman bu salih karaktere sahip olduğu, gerçekten hiçbir ortak koşmadan Rabbimize yöneldiği zaman, her türlü başarıyı, güzelliği ve nimeti Allah'tan umabilir. Çünkü Allah şirkten tamamen arınmış kullarına dünyada da ahirette de büyük mükafat vereceğini müjdelemiştir. Dünyada tam ihlası elde etmiş kullara Allah'ın müjdesi şöyledir:
Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca bana ibadet ederler ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi, 55)
Her türlü şirkten arınan, katıksız imanı yakalayan kişilerin ahiretteki durumları ise Kuran'da şöyle haber verilir:
... Ancak tevbe edenler, ıslah edenler, Allah'a sımsıkı sarılanlar ve dinlerini katıksız olarak Allah için (halis) kılanlar başka; işte onlar müminlerle beraberdirler. Allah müminlere büyük bir ecir verecektir. (Nisa Suresi, 145-146)

Biraz şirk biraz iman" mantığı sapkınlıktır


Gizli şirk konusunu düşünürken şu nokta mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır: İnsanın "biraz şirk biraz iman" gibi sapkın bir mantıkla hareket etmesi, "iman içerisinde biraz şirkten bir şey olmaz" diye düşünmesi kesinlikle büyük bir aldanıştır. Her an Allah'a rağbet etmek ve bundan hiç taviz vermemek müminin normal hayatıdır. Bu, aklın gereğidir ve mümine yakışan da budur. Bu durumda insanın Allah'tan başka güç sahibi hiçbir varlık olmadığına kesin olarak kanaat getirmesi şarttır.

Unutmamak gerekir ki gizli şirk gerçek imanın oluşmasının önündeki en büyük engeldir. Din, ancak "saf" yani "katıksız" olursa gerçek anlamda yaşanır. Ara bir yol aramanın, bazı olayların Allah'ın kontrolünde bazıların da -Allah'ı tenzih ederiz- insanların veya başka varlıkların kontrolünde meydana geldiğini düşünmek ise şirktir. Bunu anlamazlıktan gelmenin insana bir faydası olmaz. Burada anlatılan konular her Müslümanın düşünüp acilen hayata geçirmesi gereken gerçeklerdir. Aksi takdirde insanın kendini bu tehlikeden müstağni görmesi, hayatını yarı Müslüman olarak yaşaması hem büyük bir akılsızlık hem de bunu yaşayan insan için korkunç bir hayat olur. Bu bakımdan kişinin nefsini bu gözle değerlendirmesi ve en kısa zamanda hatalarını bulup telafi etmesi gerekir.

Şirkin çıkış noktası: "Benlik verme"

Şirk kavramının temelinde Allah'ın yarattıklarına "benlik verme", yani etrafındaki kişilere ve eşyalara Allah'tan bağımsız, müstakil varlıklarmış gözüyle bakma gibi çarpık bir yaklaşım bulunmaktadır. Bu yanlış bakış açısına göre hem Allah'ın sahip olduğu zenginlik, güzellik, güç ve ihtişam vardır hem de insanların. Yani insanlar da müstakil olarak bu şekilde zenginliğe, güce, ihtişama sahiptirler. Ancak bir kimseye veya bir eşyaya bu gözle bakmak, onun sahip olduğu özellikleri kendisinden bilmek, bu özelliklerin onda müstakil ve mutlak olarak var olduğunu sanmak, bundan dolayı o kişiye değer vermek ya da ondan korkmak ona benlik vermek demektir.
Kuran bilgisinin eksik olmasından ve düşünmemekten kaynaklanan bu çarpık bakış açısı da şirkin çıkış noktasını oluşturur. İlerleyen bölümlerde de inceleyeceğimiz gibi her türlü şirk çeşidinin, müşrik tavrının ardında bu benlik verme yanılgısı vardır. Oysa samimi bir mümin önce imanını "muvahhid", yani Allah'ı birleyen, O'na hiçbir şeyi şirk koşmayan bir temel üzerine kurmalıdır. Bunun için de herkesin ve herşeyin, varlıklarını Allah'a borçlu olduğunu her an hatırlaması gereklidir. Onlar Allah'ın dilemesiyle var olmuşlardır. Varlıklarını Allah ayakta tutmaktadır ve dilediği an dilediğini yok edip ortadan kaldırabilir. Ayrıca herkese ve herşeye sahip olduğu tüm özellikleri veren de yine Allah'tır.
Güç, imkan, zeka, güzellik, şöhret, makam hepsi Allah'ın dilemesiyle olan özelliklerdir. Allah dilediği anda bunları kişinin elinden alabilir. Bu, Allah'a göre çok kolaydır. Allah her yerde ve herkeste değişik şekillerde tecelli eder. İnsanlar çevrelerinde hep bu tecellileri seyrederler. Allah'a iman eden bir insanın, hiçbir şeyin Allah'tan bağımsız müstakil bir varlığı olmadığını bu şekilde kalbine iyice yerleştirmesi gereklidir. Ancak bu gerçeğe uygun bir inanç, düşünce ve davranış biçimi içerisinde bulunduğunda şirke düşmekten kendini kurtarabilir.

RESULULLAH(SAV) DİLİNDEN CENNET